Sürdürülebilirlik Politikalarına Yön Veren Şirketler Öne Geçecek

sürdürülebilirlik politikaları ve şirketler

Sürdürülebilirlik ile ilgili politikalar 1990’a kadar devletlerin aktif olduğu bir şekilde gelişti. 1991’den 2010’ların sonuna kadar da genel ekonomi-politik atmosfer devletler üstü kurumların (Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi) daha çok belirleyici olduğu dönemlerdi. Ancak son 3-5 yılda hızlı bir şekilde artan trend, şirketlerin aktif olduğu biz döneme geçişin ayak sesleri.

 

Bu yazı Giden London Yönetici Ortağı Ben Hayman’ın Sustainable Brands Blog’unda yayınladığı “The 5 Purpose Trends Set to Lead the Way in 2020” makalesinden ilhamla hazırlanan 2020’de Şirketlerin Sürdürülebilirlik Gündemi yazı dizisinin 2. başlığıdır. Eğer henüz okumadıysanız 2020’de Şirketlerin Sürdürülebilirlik Gündemi yazısı ile başlamanız önerilir. Dizinin devamındaki yazılara bu metnin altındaki bağlantılardan erişebilirsiniz. 

 

Hala koca devlet yapıları tabii ki çöpe atılmış, önemsenmeyecek durumda değiller. Ancak şirketlerin her geçen gün devletlerden rol çaldıklarını söylersek çok da yanlış olmaz. Çünkü artık -neredeyse tüm- şirketler kullanıcıları ve ortakları ile global hale geldi. 

Örneğin dünya için Google da en az Amerika Birleşik Devletleri kadar önemli. ABD’nin bir yere bomba atması tabii ki o bölgedeki ekonomik ve politik atmosferi ciddi şekilde etkiliyor. Peki ya Google’ın politik iklimden tamamen bağımsız bir şekilde o ülkedeki tüm servislerini (Google, Gmail, GoogleDrive) kapatması, ülkede daha az mı sarsınsıya yol açar? Pek sayılmaz. Ya da Çin’in dünya ticaretindeki payını Alibaba’yı ele almadan aktarabilir miyiz? Hatta Faceook Cambridge Analytica olayı yıllar sonra tarihçiler bu dönemleri anlatırken bu noktada bir mihenk taşı sayılacaktır desek, yanılma ihtimalimiz oldukça düşüktür.

Malum tabiat boşluk kabul etmez. Ortada önemli bir mesele var ve birincil sorumlu aktör aksiyon almakta atıl kalıyorsa, ikincil sorumlu gözükenler, aksiyonları uygulayıp konunun birincil muhatabı oluverirler. Bu cesareti gösterebilen şirketler de pazar dominasyonu sağlarlar. 

Bu muğlak konuyu biraz örneklendirelim. Birçok ülkede hayvanlar üzerinde birtakım kimyasal – kozmetik testler tamamen yasak değil. Ancak şirketler, devletlerin bir yasa çıkarmasını beklemeden çıkıp ‘biz testlerimzde hayvan kullanmıyoruz’ diyip sektöre yön verebiliyorlar, arkalarında birçok şirketi de vagona atlamaya mecbur bırakarak. Çünkü pazar dinamikleri affetmez. 

Eskiden çalışma saatlerindeki sınırlar devletler tarafından kanunla belirlenirken, bugün birçok şirket, devletler konuya uzakken çalışanlarına haftada 1-2 gün evden çalışma veya serbest çalışma hakkı veriyorlar.

Benzer belki de daha güçl bir örnek iklim konusunda. Devletler her yıl Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP)’nda iklim değişikliğiyle ilgili politika ve plan geliştirmeye çalışıyorlar. Diğer yandan bu konuda bağlayıcı yasal mevzuatlar oluşmamasına rağmen birçok şirket sürdürülebilirlikle, iklim ve çevre ile ilgili konuları gündemlerinin en üstünde tutuyor.

  • Google şu an tüm enerjisini yenilenebilir enerjiden sağlıyor,
  • Otomobil üreticilerinin hızlıca elektrikli araç modellerini piyasaya sürmeye başlıyor ve birçoğu dizel üretimi tamamen rafa kaldırma ile ilgili planlarını kamuoyuna açıklıyor
  • Starbucks 2020 itibariyle pilastik pipetleri tamamen kaldırıyor

Dünyada hiç bir ülkede sürdürülebilirlik raporu tamamen bir mecburiyet değil, ancak şirketler -her geçen yıl daha fazla şirket- kendi sürdürülebilirlik karnesini ve planlarını şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyor. 

Fight Club filmindeki o meşhur ‘Starbucks Gezegeni, Microsoft Galaksisi’ diye başlayan şirketlerin dünyayı domine ettikleri tasviri en azından bu konuda, filmde anlatılan distopyadan biraz uzak, hatta iyiliği çoğaltma adına devam ediyor. 

Microsoft ürünlerini beğenin ya da beğenmeyin, Microsoft tarihi değiştiren şirketlerden biri. Microsoft 2030 yılında karbon nötr olacağını, 2050 yılında ise, kuruluşundan bugüne salımına sebep oldukları tüm karbonu nötrlemiş olacağını açıkladı. Sadece bu açıklamanın bile, bir çok teknoloji şirketini kısa zamanda benzer bir yola girmeye mecbur bıraktığı çok açık. Bu kadar hızlı, kapsayıcı ve kökten bir dönüşümü yaratacak güç artık -neredeyse- hiç bir kamu metninde yok.

Burası biraz şirket övücülüğü gibi gözükebilir. Devlet yericiliği olmadığı gibi şirket övücülğü de değil. Şirketler için artık her müşteri, minör de olsa ciro üretiminde payı olan bir ortak demek. Bu ortakların bir kısmının talebi de -örneğin hayvan hakları veya iklim eylemi konusunda- şirketin önceliği haline geliyor. Karlılığı korumak için bundan daha doğal bir yol da yok. 

 

2020’de Şirketlerin Sürdürülebilirlik Gündemi Yazı Dizisi’ndeki diğer başlıklar

 

Kapak fotoğrafı: Jørgen Håland, Unsplash